18 Haziran 2025...
Dem Parti Milletvekili George Aslan, meclis kürsüsünde, Ermeni Tehcirini soykırım olarak andı; Talat Paşa'yı da katil olarak nitelendirdi.
Eğer Talat Paşa katil olsaydı, katliam yapmış olsaydı, George Aslan muhtemelen şu an kürsüde konuşabiliyor olmazdı. George Aslan bu söylemiyle o isyancıların günümüzdeki uzantısı olduğunu aşikâre etmiştir.
Savaşı fırsat bilip, Ruslarla işbirliği yapacaksın, "millet-i sadıka" diyen halka karşı ayaklanıp, yağma, yakma, tecavüz ve birçok asıl katliam denebilecek eylemlerde bulunacaksın, sonra o halkın silahlı kuvvetleri seni işbirlikçi olduğun insanların safına ittiğinde; o kuvvetleri, kuvvetlerin başındaki ismi katil olarak anacaksın. Hadi ordan!
Bu zihniyet yarın bir savaş daha vuku bulduğunda karşı tarafla işbirliği yapacağının sinyallerini bu günden veren, işbirliği için fırsat kollayan, dış mihraklara göz kırpan zihniyettir. Ermeni Soykırımı yalanı her fırsatta bu bölücü zihniyet tarafından hiçbir dayanak olmadığı halde dillendirilip durmaktadır. Yerli-yabancı birçok heyet tarafından incelenen ama soykırım denemeyen, bir savunma biçimi olan tehcir, günümüzde milli şuuru eksik, tarih bilgisinden yoksun Türk milletvekillerinin acizliğinden ötürü yüksek sesle konuşulmaya, soykırım olarak kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.
Aşağıda sizlerle o günlerde ülkemizde görev yapan yabancı iki ismin gözlemlerini ve isyanların katliamlara dönüştüğü süreçte Enver-Talat paşaların tehcir kararını nasıl istişare ettiklerini paylaşıyorum.
10 Mayıs 1915
Alman Büyükelçi Wangenheim'in
Alman Dışişleri Bakanlığı'na çektiği telgraf:
"Van vilayetindeki Ermeniler ayaklanmışlar, Müslüman köylere ve kaleye saldırıya geçmişlerdir. Kaledeki Türk garnizonu 300 kayıp vermiş, günlerce devam eden sokak muharebeleri sonunda şehir asilerin eline geçmiştir. 17 Mayıs 1915'te de Van, Ruslar tarafından işgal edilmiş, Ermeniler düşman tarafına geçmiş ve Müslümanları katle başlamıştır. Bitlis istikametinde 80 bin müslüman kaçmaya başlamıştır."
Avusturya-Macaristan İmp. Askeri Ataşesi Joseph Pomiankowski:
Van'da Ermeni isyanı alevlenmiş, İstanbul'a; diğer bölgelere de yayıldığı, Ermeniler'in yol kestikleri, Müslüman köylerini basıp halkı katlettikleri yolunda haberler geliyordu. Ordu, harp meydanında olduğu için cephe gerisindeki bu isyanları önleyemiyordu. Başkumandan Vekili Enver Paşa bu hâle son vermek için, 2 Mayıs 1915'te Dahiliye Nazırı Talat Paşa'ya şu yazıyı yolladı:
"Van Gölü etrafında ve Van Valiliği'nce bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır bir haldedirler. Toplu halde bulunan Ermeniler'in buralardan çıkarılarak isyan yuvasının dağıtılması düşüncesindeyim. 3. Ordu Komutanlığı'nın verdiği bilgiye göre Ruslar 20 Nisan 1915'te kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda belirttiğim amacı sağlamak için, ya bu Ermeniler'i aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek, yahut bu Ermeniler'i ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanın seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahzur yoksa isyancıların ailelerini ve isyan halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine sınırlarımız içine dışarıdan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim."
Tehcir, başta Rusya sonra Batılı ülkeler olmak üzere daha söz konusu olduğu andan itibaren aleyhte propaganda olarak kullanılmaya başlamıştı. Bunun farkında olan Talat Paşa, bu kara propagandalara zemin hazırlanmaması için vali ve mutasarrıflarına özenli, dikkatli olmaları konusunda uyarıcı bir telgraf gönderdi.
29 Ağustos 1915'te Hüdavendigâr, Ankara, Konya, İzmit, Adana, Maraş, Urfa, Halep, Zor, Sivas, Kütahya, Karesi, Niğde, Mamuretülaziz, Diyarbekir, Karahisar-ı Sahib, Erzurum ve Kayseri vali ve mutasarrıflarına gönderilen telgraf:
"Ermeniler'in bulundukları yerlerden çıkarılarak tayin edilen mıntıkalara sevklerinden hükümetçe takip edilen gaye, bu unsurun hükümet aleyhine faaliyetlerde bulunmalarını ve bir Ermenistan hükümeti teşkili hakkındaki milli emellerni takip edemeyecek bir hale getirilmelerini temin esasına matuftur. Bu kimselerin imhası söz konusu olmadığı gibi, sevkiyat esnasında kafilelerin emniyeti sağlanmalı ve muhacir tahsisatından sarfiyat yapılarak iaşelerine ait her türlü tedbir alınmalıdır. Yerlerinden çıkarılıp, sevk edilmekte olanlardan başka, yerlerinde kalan Ermeniler bundan sonra yerlerinden çıkarılmamalıdır. Daha önce de tebliğ edildiği gibi asker aileleriyle ihtiyaç nispetinde sanatkâr, Protestan ve Katolik Ermeniler'in sevk edilmemesi hükümetçe kesin olarak kararlaştırılmıştır. Ermeni kafilelerine saldırıda bulunanlara veya bu gibi saldırılara ön ayak olan jandarma ve memurlar hakkında şiddetli kanuni tedbir alınmalı ve bu gibiler derhal azl edilerek Divan-ı Harplere teslim edilmelidir. Bu gibi olaylarn tekrarından vilayet ve sancaklar sorumlu tutulacaktır."
Çağrı Öztürk
19.06.2025
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder